Çocuklarımızın ve gençlerimizin anatomik yapılarına göre yapabilecekleri spor dalı seçiminin hayati önem taşıyan bir konu olduğunu ısrarla söylemeye devam edeceğim. Her çocuk veya genç her sporu yapabilir anlayışı hayli yaygın ve tamamen yanlıştır.
Ülkemizde spor branşlarındaki başarı oranlarının diğer ülkelere göre düşük oluşunun ilk nedeni bu anlayıştır. Çocukların yanlış spora yönlendirilmesi başarısızlığı getiren ilk sebeptir. Büyük kabiliyetlerin, yatkın oldukları spor dalına yönlendirilmeyip, farklı sporlarla uğraşarak yok olup gittiği bir gerçektir.
Çocuklarımız yatkınlığı belirleyecek detaylı sağlık testlerine tabi tutulmadan yerel spor kulüplerinde spor yapmaya yönlendirilmektedirler. Çoğunluğu da futbol oynamaktadır. Buradaki anlayış hiç olmazsa MEŞGUL edelim anlayışıdır. Kesinlikle sporcu kazanalım anlayışı yoktur. Varsa da çok azdır.
Spor yaşamım boyunca, çevremde bir branş antrenörünün bir öğrencisi için, ailesini yanına çağırarak, örneğin "bu çocuğu atletizme gönderin. Sizin çocuğunuz bu yaşta 100 m'yi 13 saniyede koşuyor. Müthiş bir kabiliyeti, atletizme yatkınlığı var" dediğini duymuş değilim. Bu önemli ölçüde antrenörlerin eğitim eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Konumuza dönersek; Yarış atları özenle seçilir ve bakılırlar. Hem de büyük masraflar yapılarak. Burada atın SAFKAN olması, yani genetik yatkınlık çok önemlidir. Babaya ve anneye bakılır. Damızlıklar özenle ŞAMPİYON atlar arasından seçilirler. Buradaki anlayış, yarışmaya YATKINLIK anlayışıdır. Şampiyon damızlıkların yavruları büyük yarışlar kazanmaya DOĞUŞTAN YATKINDIR görüşü hakimdir.
İnsanlarda da durum benzerdir. Buradaki fark, insanlarda safkanlık arayışının uygun olamayacagı yönüdür. Ancak, anatomik yapıdaki uygunluk ön plana çıkar. Arayış burada olacaktır. Şampiyon bir babanın çocuğu da aynı branşta şampiyon olabilir kuralı, burada işlemeyebilir. Zaten böyle bir kural da yoktur. Fakat araştırılmasında da sakınca yoktur. En azından denenebilir.
Doğru spor dalı seçiminin ilk basamağı çok iyi bir sağlık taramasıdır. Bu tarama mutlaka yapılmalıdır. İkinci ayağı ise çocuğun fiziki yapısına bakmaktır. Boyunun uzunluğuna veya kısalığına, kollarının uzunluğuna, BOYUN bölgesi uzunluğuna, bacaklarının uzunluğuna, kemik yapısına, el ve yumruk büyüklüğüne bakılır. Koşma stiline özellikle bakılmalıdır. Vücut yapısına bakarak kolay kilo alma durumuna, serbest yürüyüşüne bakılmalı, anormallik var mıdır, yok mudur tespiti çıplak gözle özellikle yapılmalı, varsa tedaviye yönlendirilmelidir. İfade tarzına ve konuşmasına bakılmalıdır. Fiziki tespit daha da genişletilebilir.
Ebeveynler, çocukları spora başlamadan önce gözle tespit edilemeyen sağlık problemleri veya alışkanlıkları varsa antrenörüne söylemelidir. Ailede varsa da saklamadan söylemelidir. Bu nokta da çok önemlidir. Çünkü alışkanlık dediğimiz (doğuştan) yerleşik hareketlerin, antrenman yoluyla değiştirilmesi çok zordur. Mümkün de olmayabilir.
Çocuklarda doğru spora yönlendirme, YAPACAĞI SPORA YATKINLIK, sporculardaki kasların çalışma düzeneğini kontrol eden, kas metebolizması, ACTN3 gen testi denilen teste tabi tutulmak suretiyle yapılabilir. Bu testler yeni değildir. Ancak ülkemizde yeni yeni yapılmaya başlanmıştır. ABD, uzun yıllardır bu testleri, fiziki bulgu testinden sonra çocuklarda uygulayarak branş seçimine gitmektedir. Bu testin sonucunda çocuğunuz doğru antrenmanı da yapabilecektir. Çocuğunuzun spor performans yatkınlığı saptanmış olacaktır. Bu testi yaptırıp yaptırmamak bireysel bir tercihtir. Size kalmıştır. İlla yapılacak diye bir kaide de yoktur. Psikolojik endişeye düşürecek mahsurlu tarafları da vardır. Test sonucunda ileride olabilecek hastalıklar çıkabilir endişesi gibi. İşin bu yönü, bana göre akademisyenlerin işidir.
Sporcunun DOĞUŞTAN GELEN YATKINLIĞININ tespitinin ikinci ve belki de en önemli yolu ANTRENÖR gözlemidir. Antrenörün, konusuna hakim, pedagoji bilen, fiziki bulgu tespiti yapabilen birisi olması şarttır. Sporda, KARAMBOL SPORCU anlayışı yoktur. "Belki olur" anlayışı çağ dışıdır. "Neden olmasın" diye bir anlayış hiç yoktur.
Kazakistan gibi, henüz gelişmekte olan bir ülkenin son Olimpiyatlarda bir çok altın madalyalı sporcu çıkarmasının altındaki gerçek, DOĞUŞTAN GELEN YATKINLIK tespiti çalışmalarında ekol haline gelmesidir.
Aşağıda örnek verdiğim sporcularda kanaatimce tıbbi bulgular sportif başarıların gelmesinden sonra yapılmıştır. Bunlar ilk üç örnektedir. Son boksörler örneği ise tamamen fiziki bulgu örneğidir. Antrenörlerin yönlendirmesidir.
Bu sporcuların kazandıkları büyük başarılar asla tesadüfi değildir. Tamamen konusuna ve sporcusuna hakim Antrenörlerin yönlendirmesidir. Doğru spora yönlendirme ve doğru antrenman, büyük başarıları da beraberinde getirmiştir.
İşte özetleyerek anlatmaya çalıştığım "DOĞUŞTAN GELEN YATKINLIK" kavramı budur. Avrupalılar çocuklarını ilk okuldan yönlendirmeye devam ediyorlar. Sadece sporda değil. BİLİM dallarında da DOĞUŞTAN GELEN YATKINLIK ana unsurdur. Bu tespiti yapıp doğruya yönlendirene bakmalıdır.
SON SÖZÜM: Çocuklarınızda saklı kabiliyetlerin ortaya çıkmasını tesadüflere bırakmayınız.
1956 doğumlu,Türkiye Spor Yazarları Kulübü (TSYD) ve Fenerbahçe Spor Kulübü Milli Boksörlerinden, 48-51 Kg'da 2 Türkiye Şampiyonluğu, 1 ikinciliği, 1 üçüncülüğü, 2 İstanbul Şampiyonluğu, 1 Batı Anadolu Bölge Şampiyonluğu, Kara Kuvvetleri ve Silahlı Kuvvetler Şampiyonluğunun yanı sıra kariyerinde 164 adet olimpik boks maçı (18 Mağlubiyet) bulunuyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü Boks Şubesi tarihindeki önemli boksörlerdendir. Spor alanındaki tecrübelerini sporcu adaylarına aktararak gelişimlerine katkı yapmaktadır.
sinasiyaydan@gmail.com
Futbol bir takım sporu olmasından dolayı dünyadaki talebin ve rekabetin en yüksek olduğu spor dallarından biridir.Dolayısıyla futbolcu olmak isteyen sporcular gelişimlerinde destekleyici unsurlardan yardım almalıdırlar.
Ring sporlarında, bildiğiniz üzere mücadele önce ayakta başlar. Genel anlamda, aslında tüm mücadele sporlarında bu durum aynıdır.
Altyapı denildiğinde Barcelona'nın La Masia'sı hakkında övgü cümleleri kurmak adettendir. Peki Barcelona altyapısı gerçekten harika mı?
Alex de Souza