Bu rehberimizde takım savunmasının en önemli çarklarının, yani stoperlerin günümüz futbolunda nasıl oynamaları gerektiğini işleyeceğiz.
Total futboldaki birincil felsefe futbolun 11 oyuncu tarafından birlikte oynanan bir oyun olduğu, duruma göre savunma ya da hücum yapıldığıdır. Artık şu mevkii önemlidir, fakat şu mevkii ondan daha önemlidir gibi cümleler anlamsızdır. Her mevkii, takımın işlemesi için eşit öneme sahip, birbirine yakın ve koordine çalışan (oynayabilen) dişlilerden oluşmak zorundadır. Fakat stoper mevkii, hatayı telafi etme şansı kaleciden sonraki en düşük olan mevkiidir.
Rehberimize daha önceki sağ bek-sol bek yazısındaki gibi mevkiilerin tam karşılıklarının iyice açıklanabilmesi ve profesyonel oyuncu adayı kardeşlerimizin daha iyi kavrayabilmeleri için yine İngilizce isimlerini kullanarak devam etme taraftarıyım.
Ne yazık ki, Türkiye'de ilgili kurumlar kelime üretmekte çok zayıf kalmaktadırlar. Stoper, kelime olarak kesici/durdurucu demektir. Ve bu terim artık dünyada pek kullanılmamaktadır. Çünkü eskiden futbolda, kesici ve arkasında serbest oynayan bir süpürücü, yani libero vardı. Sonra liberolar kalktı ve kesiciler yan yana oynamaya başladı. Ancak günümüzde, bizim stoper dediğimiz oyunculara İngilizcede CB yani CENTER BACK denilmektedir. İsminden de anlaşılacağı üzere bu CB oyuncuları kalecinin tam önünde görev yaparlar. Bu oyuncular artık kesici değil, savunmanın ortasında oynayan oyunculardır. Yazının devamında, bu oyunculara neden stoper denmemesi gerektiğini anlayacaksınız, ancak Türkçe terim geliştirilmediği için Orta Bek değil, stoper demeye devam edeceğiz.
Günümüz futbolunda 2 stoperli (CB) savunma ve 3 stoperli (CB) savunma olmak üzere 2 temel savunma sistemi bulunuyor. 2 stoperli savunma sistemi, 2 kenar bek oyuncusunun katılımıyla birlikte 4'lü savunma hattını oluşturuyor. Aşağıda 4'lü savunmanın dizilişlerini görebilirsiniz.
Bunların RWB ve LWB, yani kanat bekli, ya da kanat beksiz doğrudan orta saha ile oynanan sistemlerine ise 3 stoperli, 5'li savunma, ya da 3'lü savunma deniyor.
3 stoperli (CB) sistemlerde temel fark, kanatlardaki bek veya orta saha oyuncularının konumlanmaları ile ilgilidir. Şöyle ki, eğer bir takım, beklerini çok ofansif kullanmaya karar verir ve onların mümkün olduğu kadar ofansif kalmalarını isterse, bu sisteme 3-5-2 veya formasyonları deniyor. Bu formasyondaki stoperlerin (CB) dizilişleri ise aşağıdaki gibidir. (takım özelliklerine göre oyuncuların genel anlamda durdukları yerler biraz farklılık gösterebilir.)
Ya da diğer bir 3 stoperli (CB) sistemde, takım daha defansif bir oyun oynamaya karar verir ise, sistem 5-3-2 olarak değişiklik gösteriyor. 5-3-2'yi de aşağıda görüntüleyebiliriz.
Görüldüğü üzere, stoperlerin genel görevleri takımın sistemi ve tarzına göre değişiyor. Fakat temel anlamda her stoperden beklentiler diğerine göre küçük farklılıklar gösterebilir. Şimdi de stoperlerin temel görevlerine bir göz atalım.
Bana göre çok değerli bilgi daha vermek istiyorum. Futboldaki Alman devriminin sonuçlarından birisi de, stoperlerin oyunlarındaki devrimsel değişiklik ile oldu. Dünyadaki yaygın görüşe göre stoperler ÖNCELİKLE İYİ BİR ŞEKİLDE KESME İŞİNİ YAPARAK RAKİBİ DURDURMALIDIRLAR. HER ŞEYDEN ÖNCE, BİRİNCİL ÖNCELİK VE GÖREV BUDUR denilirdi. Almanlar ise, Hollanda'dan doğan total futbol akımının söylediği gibi, stoperlerin oyunu kurma becerisini daha öne koydular. Rakip atakları keserek oyunu durdurmaları sonra gelir ilkesini benimsediler ve burada her ikisinin birden yapılabilmesi gerektiğini ortaya koydular.
Bu konu, ilk anda anlaşılması zor bir konu olduğu için daha detaylı açıklamaya çalışacağım. "Stoper topu kesemese de önemli değil", gibi bir sonuç çıksın istemem.
Pozisyonu gözünüzün önüne getirin. Havadan bir top geliyor, stoper uzaklaştırıyor. Dönen topla bir oyuncu içeri katetmeye çalışıyor, stoper yatarak engelliyor. Pozisyonu bozulan oyuncu toparlanarak topu tekrar alıyor ve yana oynuyor. Kenardan bir orta geliyor, stoper uzaklaştırıyor. Şu anda zihninizde cabbar bir stoper canlanmış olmalı.
Şimdi aynı poziyonu şöyle canlandıralım. Havadan bir top geliyor, stoper topu bekin önüne indiriyor. Baskı yiyen bek, tekrar stopere dönüyor. Stoper defansif orta sahaya veriyor. Tekrar alıyor. Diğer stopere veriyor. Alıyor. Tekrar beke veriyor. Ve bek de topla atağa çıkıyor.
Bu durumda stoperimiz sadece 1 kere top kesmiş, ama 4 kere pas yapmış oldu. Kısacası, top sizdeyken, topu kesmeniz gerekmediği için, stoperlerin de topa sahip olmaya yönelik becerileri önem kazanmakta. Yani topu oyuna ne kadar iyi sokabilirsen, o kadar iyi stopersin.
Dünyadaki en iyi stoperlerin İngiltere ve İtalya'dan çıktığını biliyoruz. Yeni dönem ve futboldaki bu Alman devrimi ile birlikte, dünyanın en iyi defans oyuncularının artık İngiltere ve İtalya'dan değil Almanya'dan çıktığına da tanıklık etmiş olduk. Dünya kupasındaki Alman Milli Takımının savuma performansı gerçekten izlemeye değerdi. Ben bir antrenör olarak, stoperlerin Alman sistemini benimsemelerini, önce topu oyuna sokabilmek, ardından rakip atakları iyi kesebilmek felsefesini benimsemelerinin gelecekleri için daha yararlı olacağını düşünüyorum.
alperyaydan@gmail.com
Futbol, Voleybol, Basketbol, Tenis ve benzeri birçok spor dalı ile bir şekilde uğraşıyoruz fakat bir yandan zamanımız akıp gidiyor... Acaba geç mi kalıyoruz, tren kaçtı mı?
Bu konuda en doğru ve güvenilir kaynak olan federasyonun atamış olduğu resmi temsilcilerden bilgi alma konusunda tereddüt etmeyin. Benim Tavsiyelerim ise şöyle;
Kime sorarsanız sorun "tekmeye kafa uzatmak" iyi bir şeydir. Oyuncunun özverisini betimler. Düşünsenize rakip topa vuracak araya kafa sokuyorsunuz. Yaralanmak pahasına... Bundan daha iyi futbolcu olabilir mi?
Arsene Wenger