Ülke futbolumuzun son 15 yılına damga vurmuş iki önemli yıldız.. Karşı karşıya hiç maça çıkmamış bu iki usta solak hemen her fırsatta karşı karşıya getirilmektedir.
Bir tarafta istatistikleri alt üst eden, sarı lacivertlilerin doktor lakaplı Brezilyalı dahi oyuncusu Alexsandro de Souza (Alex), diğer tarafta ise sarı kırmızılıları Avrupa'da zirveye çıkaran takımın maestrosu, tüm dünyanın Karpatların Maradonası diye tanıdığı Rumen futbolcu Gheorghe Hagi…
Hagi ülkemizdeki futbolculuk kariyerini tamamladıktan 3 sezon sonra gelir Alex Türkiye'ye. Fenerbahçelilere göre Alex, Galatasaraylılara göre de Hagi daha iyidir. Bu yazımda siz okurlarım için bu iki ustayı karşılaştıracağım!!!! Kesin sonucu olmayan bu önermede, biz bir sonuca varabilecek miyiz bakalım.
Hagi, profesyonel kariyerine Farul Costanta'da başladı. Sonraki yıllarda ülkesinin takımı olan Steaua Bükreş'e transfer oldu. Lig ve kupa şampiyonlukları kazandı. Bu takımda Avrupa Kupası zaferleri yaşadı ve Şampiyon Kulüpler Kupasında final oynadı. Steaua Bükreş sonrası Real Madrid'e transfer oldu ve dünya futbol vitrinine adımını attı. Brescia ve Barcelona'da top oynadıktan sonra Galatasaray'a geldi. 5 sezon forma giydiği Galatasaray'da 4 lig şampiyonluğu yaşadı. 132 maça çıktı ve 59 gol attı. Galatasaray formasıyla UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupası'nı kazandı. 18 yaşında başladığı milli takım kariyerinde 2 sene sonra 20 yaşında kaptanlığa getirilmişti. 17 yıl boyunca 135 maça çıkıp 35 gol attı. 3 Avrupa Şampiyonası ve 3 Dünya Kupası heyecanı yaşadı. Hagi'li Romanya, 1990, 1994 ve 1998 Dünya Kupalarında gruptan lider çıktı. '94 Dünya Kupasında çeyrek final oynama başarısı gösterdiler.
Alex ise profesyonel kariyerine doğduğu şehrin takımı Coritiba'da başladı ve kısa süreli Parma macerası dışında Fenerbahçe'ye gelene kadar tüm kariyerine ülkesinde devam etti. 1998 yılında giymeye başladığı milli takım forması altında 73 maç oynadı ve 22 gol attı (tüm kategorilerde). Copa America ve Konfederasyon Kupası turnuvalarında boy gösterdi. Alex, Fenerbahçe kariyeriyle kendi kişisel kariyerinin de en iyi zamanlarını geçirdi. Alex Fenerbahçe forması altında bir çok başarı yakaladı. 245 resmi maçta 136 gol attı. 8 senede 3 Lig Şampiyonluğu yaşadı. Türkiye Liginde 2 kez gol kralı olan Brezilyalı solak, kulüp bazında UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final oynama başarısını gösterdi. Fenerbahçe'nin Avrupa Kupaları tarihinde en çok oynayan ve en çok gol atan futbolcu oldu. 2010'da Fenerbahçe'de Lig tarihinde 100 gol barajını geçen ilk yabancı futbolcu unvanını aldı ve tek takımda bu başarıyı yakalayan ilk yabancı futbolcu olarak Türkiye 100'ler Kulübüne girdi. Bir dönem Brezilya milli takım kaptanlığı da yapan usta ayak 1999 ve 2004 yıllarında Copa America kupasını kazanmıştı.
Alex 27, Hagi ise 31 yaşında geldi Türkiye'ye.. Her ikisi de solak... Her iki oyuncu da forvet arkası diye tabir edilen mevkide oynadılar. Her ikisi de önlem alınması zor oyunculardı. Hagi, Alex'den farklı olarak hem sağ hem sol kanatta oyun kurma özelliğine sahipti. Bu da savunma oyuncularının işini daha da zorlaştırıyordu.
Alex, hücum hattı ile orta saha arasındaki bölgeye daha hakimdi. Topla genelde bu bölgede buluşur, oyunu kaleye daha yakın yerlerde yönlendirirdi. Ceza sahası içinde topla buluşması rakip takıma ciddi sorunlar yaşatabilirdi. Hagi ise, mesafe tanımaksızın attığı şutlarla kalecilere korku dolu anlar yaşatırdı.
Hagi, Türkiye kariyerinde iki hoca ile çalıştı; Fatih Terim ve vatandaşı Lucescu. Alex ise, dört farklı hoca ile çalıştı ; Daum, Zico, Aragones, Aykut Kocaman.
Alex, Hagi'ye göre biraz daha fizikli bir oyuncu idi. Her iki oyuncu da rakiplerini kendilerine yaklaştırmazlar, teknik becerilerinin yanına fiziklerini de koyarlardı. Hagi'nin daha mücadeleci bir tarzı vardı. Fakat Alex'in hava hakimiyeti Hagi'ye göre daha yüksek olduğundan kafa gollerini Hagi'den daha çok atardı. Hagi de, Alex de adam kovalamayı, pres yapmayı sevmezdi. Oyun anlayışlarında bu yoktu.
Her iki ustayı takımlarında duran topları kullanan oyuncular olarak tanıdık. İki oyuncu da kaleye yakın frikikleri penaltı gibi atardı. Çerçeveyi (kaleyi) bulma konusunda yüzdeleri çok yüksekti. Yalnız Giga'nın (Ciga; Hagi'nin lakabı) daha uzun mesafelerden etkili frikik kullandığını söyleyebiliriz.
Hagi, önemli maçlarda (özellikle Avrupa maçları) takımı adına daha büyük işler yaparak, hem Galatasaray, hem ülke tarihine geçecek başarılara imza atmıştı. Uluslararası arenada, Hagi rakibine göre öne çıkmaktadır. Alex de Souza kalitesini ülke sınırları içinde göstererek ulaşılması güç rekorlara adını yazdırmıştı. Lig istatistiklerine bakıldığında Alex'in Hagi'den biraz daha önde olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Hagi, Alex'in vatandaşı Pele tarafından dünyanın en iyi 100 futbolcusu listesinde yer almıştır. Alex ise, Türkiye 100'ler (Lig maçlarında 100 gol atanlar) kulübüne girmeyi başarmıştır.
Alex, Fenerbahçe'de kısa bir süre sonra kaptanlığa getirilmiş ve takım içi sorumluluğu artırılmıştı. Fakat Hagi, Galatasaray adına kaptan olarak sahaya çıkmamıştı. Buna rağmen takımın saha içindeki hocası gibiydi. Liderlik özelliklerini oyuna katan, jest ve mimikleri ile takım arkadaşlarını yönlendiren özellikleri Alex'e göre fazlaydı. Bu yüzden Hagi, saha içinde agresif, hırçın yapıda bir görüntü çizerdi. Hakem ve rakip oyuncularla diyaloglarıyla takımını her an eksik bırakabilirdi. Alex ise, pozisyon harici hakem ve rakip oyuncularla pek diyaloga girmezdi. Takımını eksik bıraktığı nadir görülmüştür. Bu yönüyle Alex Hagi'ye göre daha istikrarlı bir görüntü çizmektedir..
İki oyuncu da inanılmaz teknik kapasiteye sahiplerdi. Alex vole, röveşata vuruşlarını sıkça dener ve goller atardı. Hagi de Alex'e nazaran, oyun içinde futbola özgü freestyle hareketleri daha çok kullanan çalım özelliğini öne çıkarırdı. Beklenmedik hareketleri, hiç hesapta yokken yapar bir anda adam eksiltebilirdi.
Alex, daha çok kısa pasları tercih eder, oyunu topla daha çok buluşarak kurardı. Hagi, topla dikine dripling yaparak ve defans arkasına uzun toplar atarak sonuca giderdi. Alex, forvet arkadaşlarını attığı ara paslarıyla gol pozisyonuna sokardı. Alex'in ayak içi vuruşları ve pasları Hagi'den iyiydi. Hagi'nin ise, ayak üstü ve üst iç vuruşları, pasları Alex'ten daha iyiydi.
İki yıldız oyuncuyu da, özel hayatlarında aile ve çocuklarına bağlı, sorumluluklarını bilen bireyler olarak tanıdık. Bu konuda da saha içi performansları kadar başarılı bir görüntü sergilediler diyebiliriz. Kalite ve isimlerine yakışır bir şekilde gerçek profesyonel nasıl olunur gösterdiler.
Hagi ve Alex'i canlı olarak izleme fırsatı bulmuş bir futbolsever olarak şunu söylemeliyim ki, üst düzey futbolculardı. Ülke topraklarının gördüğü en iyi yabancı futbolculardı demek yanlış olmaz. Alex, Brezilya takımının çok geniş kadroya sahip olmasından ötürü adını pek duyuramadıysa da elit bir futbolcuydu. Daha çok milli maç oynayabileceği bir ülke vatandaşı olsaydı adından daha çok söz ettiren bir oyuncu olabilirdi. Hagi de Romanya dışında Avrupa'nın daha güçlü bir milli takımı oyuncusu olsaydı sanırım dünya futbol zirvesine çıkabilirdi!!!
b-karababa@hotmail.com
Futbol bir takım sporu olmasından dolayı dünyadaki talebin ve rekabetin en yüksek olduğu spor dallarından biridir.Dolayısıyla futbolcu olmak isteyen sporcular gelişimlerinde destekleyici unsurlardan yardım almalıdırlar.
Vücudumuzun fazla oksijene gereksinim duymadan, hızlı ve ekonomik enerji ihtiyacını karşıladığımız besin türevleri karbonhidratlardır. Uzun ve tempolu antrenmanlarımızı yorulmadan yapabilmemizi sağlayan karbonhidratlar aşırı alınması sonucu fazla kiloya sebep olabilmektedirler.
Sunucu pozisyonda heyecanla haykırır; "Nefis bir şut, kaleci son anda kurtardı. Son anda" Peki gerçekten öyle mi?
Kaka