Plyometric antrenman metodu ve fitness salonlarındaki ticari amaçlı plyometric uygulamaları

Gözlemlerime göre; gerek ekonomik durumlarımızın iyileşmesi, gerek aktivite ihtiyacı, gerekse sosyalleşme ihtiyacı sebepleriyle bu merkezlere daha fazla gider hale geldik. Fitness salonları çoğaldı bu ihtiyaç hayatımıza dahil oldu, REKABET ARTTI.

Bu sebepten dolayı fitness salonları arasındaki rekabet ve işletmenin devamı için para kazanma zorunluluğu FARKLILAŞMAYI ZORUNLU KILDI.

Peki birbirinden fiziksel imkan bakımından farklı olmayan iki fitness salonu, üyelerin kendisine gelmesi için nasıl farklı olduğunu söyleyebilir? Tabi ki daha iyi antrenman yaptırdığını iddia ederek.

Bunu yapabilmek ise, sadece antrenman fonksiyon ve çeşitlerini kurcalayıp daha farklı antrenmanları üyelerine yaptırmakla mümkün olabilir. Bu salonlarda maalesef insanların anatomilerine uygun olmayan, farklı tarzda YAPILMAMASI GEREKEN antrenmanlar yaptırılıyor, ya da antrenörler bunları uygulamak zorunda bırakılıyorlar.

Bunlardan benim en fazla dikkat çektiğim ise PLYOMETRİC antrenman çeşididir.
Bu antrenman metodu belirli yüksekliklerdeki kutu veya benchler üzerine sporcuların sıçraması ile yapılan, videoda örneğini görebileceğiniz antrenman çeşididir.

Bu antrenman, KASIN MÜMKÜN OLAN EN KISA SÜREDE MAKSİMAL KUVVETE ULAŞTIRILMASINI SAĞLAR. Çabuk, kuvvetin ön planda olduğu, sprintler içeren futbol, atletizm, tramplen, basketbol, voleybol gibi sporlar için faydalıdır ve bu antrenman, TEMEL KUVVET ANTRENMAN PİRAMİDİNİ TAMAMLAMIŞ SPORCULARA YAPTIRILABİLİR.

Tipik bir pliometrik çalışmada olduğu gibi, sporcu bir kutunun (kasanın) üstünden yere atlarsa, vücut kütle eylemsizlik kuvvetinin etkisiyle diz hızlı bir şekilde bükülür, quadriceps kasları ve kalça ekstensörlerinin hızlı eksantrik hareketi gerçekleşir, düşüş şoku amortize edilir. Bu durum sonrası, vücut kütlesinin aksi yönde pozitif ivmelendirilmesiyle (konsantrik kas çalışmasıyla) bacak kasları uzama – kısalma döngülü bir çalışma gerçekleştirmiş olur.

Yüksekten yere atlamada, daha sonra agonist olarak çalışacak kaslar önce gerilmiş olur. Bu da, kas iğcikleri üzerinden germe refleksini başlatır. Germe refleksi, aktif olmayan kas liflerine uyarılmayı (innervasyonu) artmış olarak iletir ve böylelikle daha sonraki kasılma (agonist çalışma) daha yüksek ve hızlı gerçekleşir. Pliometrik çalışmaların temelini bu kas çalışması oluşturur (Bührle 1989)

Dolayısıyla BU ANTRENMAN ÇEŞİDİ, ZIPLAMADAN SONRA BİR ABSORBİSYON GEREKTİRDİĞİ İÇİN çok ciddi sakatlık riskleri taşır. Nitekim, özellikle çok fazla sıçrama içeren voleybol gibi sporlarda diz ve eklem sakatlıklarına sebebiyet verdiği için ve sezonun sakatlık olmadan geçirilmesini engellemesi amacıyla bu plyometric antrenmanlardan vazgeçilmiştir.

Bu antrenman metodunun amacına göre avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Fakat en önemlisi şu ki; normal insanlarda asla uygulanmamalıdır.

Ben bu konu ile ilgili çözüm önerisi olarak temel bir test mekanizması sunuyorum. Fitness salonunda yaptığınız egzersiz, siz aktif bir sporcu olmadığınız için, sizi zorlamamalı ve sakatlık riskine maruz bırakmamalıdır. Buna göre fitness salonunda yaptığınız egzersizi sorgulamalı, en önemlisi eğitmenlere

• Ben neden bu antrenmanı yapıyorum?
• Bu antrenman metodunu uyguladığımda sakatlık riski altında mıyım?

sorularını sormalısınız.

Aldığınız cevaplar ve muhakeme yeteneğiniz doğrultusunda doğru cevaplara ulaşabileceğinizi umut ediyorum. Unutmayın ki, fitness salonları ticari işletmelerdir ve rekabet koşullarında sizleri salonlarında tutmak durumundadırlar. Bu sebeple onların verdiği antrenman programını sorgulamak, sizin yapmanız gereken bir olgudur. Ve yapılmalıdır. Hiçbir zaman risklere maruz kalmadığınız, harika antrenmanlar geçirdiğiniz keyifli sporlar dilerim.