Temeli, dağlık bölgelerde yazın veya kışın bir takım teknikleri uygulanarak belirli bir nokta/zirve veya dağın belirli bir rotasına tırmanılmasına dayanır.
Dağcılık, dağlarda yürüme, tırmanma ve kamp kurmayı kapsayan bir doğa sporudur. Ülkemizde de 1920'li yıllarda başlayan dağcılık sporu, günümüzde federasyonuyla ve kulüpleriyle yaygınlaşmıştır. Dağcılık, Avrupalı zenginlerin boş zamanlarında hayatın rutinlerinden kurtulma arayışı neticesinde 18.yy'da doğmuştur. 20.yy'ın başında, diğer ülkelerin ilgisini çekmiş, 1931 yılında Uluslararası Dağcılar Birliği UIAA'nin kurulmasıyla uluslar arası spor haline gelmiştir.
Dağcılık erişilmesi zor olan zirvelere çıkma arzusundan doğan bir çeşit spor dalıdır. İnsanoğlunun içindeki her zaman zor olana ulaşma eğilimi sonucu dağcılık başlamış ve bugün dünyanın dört bir yanına yayılmıştır
Modern anlamda dağcılık 1786 yılında Fransız Paccord'ın Avrupa'nın en yüksek doruğu olan Fransa'da bulunan Mont Blanc'a (4807 mt) tırmanması ile başlamıştır.
1978 yılında ilk defa Reinhold Messner ve Peter Habbler ek oksijen kullanmadan 8000 metreyi asarak Everest'e tırmanmıştır.
Daha sonra Messner 8000 metrenin üzerindeki 14 doruğa da tırmanabilen ilk insan unvanını almıştır.
1980 sonrası dağcılığın iyice yaygınlaştığı dönem olmuştur.
Avrupa'da ve Amerika'da milyonlarca insan dağlarda dolaşmaya başlamıştır.
Kayada, karda ve buzda doğanın bir takım zorluklarını aşıp dağcılık tekniklerini, araç ve gereçlerini kullanarak zirveye ulaşan, ya da ulaşmayı hedefleyen kişi dağcıdır. Bu yönü ile dağcılık, insanların gücünü ispat etme duygusunun bir ifadesidir.
Sağlam kişilerin yapabileceği bir spor olduğundan, bu spora başlayacak olanların tam teşekküllü sağlık kurullarından rapor almaları lazımdır. Yoksa 2000-4000 m yüksekliklerden sonra dağ hastalığına yakalanmak muhtemeldir. Bu rahatsızlık kandaki oksijen basıncının azalması sonucu ortaya çıkar. Orta kulakta bulunan havanın genişlemesi sonucu, kulak ağrıları, solunum sıklıkları ortaya çıkar.
Dağcı olabilmek için muhakkak usta kişilerden eğitim almak gerekmektedir.
Dağcılar yoğun fiziksel bir aktivitenin içinde olduklarından antrenman programlarına çok dikkat etmelidirler. Daha çok Aerobik (oksijenli) tabanlı antrenmanlar yapılmalıdır. Bunlara örnek; uzun yürüyüşler, koşmak, yüzmek, bisiklete binmek olabilir.
Sabah başlayıp akşam bitirilen günü birlik dağ yürüyüşüdür.
Kamp kurularak ve dağda konaklayarak yapılan dağ yürüyüşleridir.
Uzun süreli ve çok amaçlı, içinde zirve tırmanışları da olan, araştırma gezileri ve tırmanışları ile kamplı konaklama gibi faaliyetleri kapsayan etkinliklerdir.
Kayaya sabitlenmiş metal merdivenleri kullanarak tırmanma stilidir.
Genellikle kaya üzerinde, ya da yapay duvarlarda kullanılan tırmanma stilidir. Kendi içinde dört ana kısma ayrılır.
Yerden fazla yükselmeden, kaya tırmanma tekniklerini kullanarak yapılan antrenmandır.
Önceleri dağcılığın bir kolu olarak tanınan kaya tırmanışı, uzun süredir rüştünü ispatlamış, bağımsız bir spor dalıdır. Bu spora, doğayla baş başa, fit ve sağlıklı kalmak, biraz da adrenalini damarlarında hissetmek için başlayanlar, tırmanmanın kısa süre sonra bir tutku halini aldığını söylerler.
Birbirine halatlarla bağlanmış gruba denir.
Yamaç üstündeki düzlüklerde ağaç veya taştan yapılmış evlere denir.
Fırtınalı havalarda geçici olarak barınmaya mahsus küçük dağcı kulübelerine denir.
Tırmanılması güç yerlerde herhangi bir ihtimale karşı sökülmeden bırakılan halata denir.
Keçi ve katırların ilerlemesine elverişli taşlık yola denir.
Düşey bir kaya ile dışarıya doğru dik açı yapan çıkıntı duvara denir
Dağcıların tırmanışta karşılaşabilecekleri tabii engellerdir.
Buzulların vadiye yürümesine denir.
Dağcıların aşacakları engellerdir
Hatasız tırmanışlara denir.
Dağcılık sporunda geri plandaki dağcı işçileri, tecrübeli önderlerine denir
Kayalık ve dik yamaçlara denir.
El yardımı olmadan tırmanılan hafif eğimli sırtlar.
Ara sıra el yardımı gerektiren hafif eğimli sırtlar.
Tırmanılması güç yerler, dik yamaçlar.
Halat kullanmanın yanı sıra iyi derece dağcılık tekniği de gerektiren, tırmanılması çok güç, fakat ellerle tutmaya elverişli yamaçlar.
Halatsız tırmanılması imkansız dik engelli yamaçlar.
Çok dik olduğu gibi, yüzeyleri kaygan kayalıklarla kaplı yamaçlardır.
18. ve 19. yy'da Avrupa'nın bütün dorukları tırmanılmıştı. Sonraki yıllarda Avrupalı dağcılar, Himalaya, Kafkas ve Kuzey Amerika dağlarına yöneldi. 1950'de, Fransızlar Annapur'na (Himayala/8091m), 1954'de İtalyanlar ise (Himalayala 8611 m) tırmandılar.
29 Mayıs 1953'te, Yeni Zellandalı Edmund Hillary ve Şerpa Tenzing Norgay 8848m yüksekliğindeki dünyanın en yüksek tepesi Everest'e tırmanıp bir ilki gerçekleştirdiler.
İlk Dağcılık Örgütü 1857'de İngiltere'de kuruldu.
3 Eylül 1932'de Chamonix'de yapılan toplantıda 18 ülkenin katılımıyla Dünya Dağcılar Birliği (UIAA) Kuruldu.
Türkiye'de dağcılık sporunun başlaması bir hayli geç olmuştur. Ülkemizde dağcılık tarihi 1800'lerin ortalarına uzanır.
Türkiye'de dağcılık, üniversite kulüpleri ve Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) bünyesinde canlılığını korumaktadır. Bazı dağcılık kulüpleri şunlardır:
Başarıya odaklı, sporu bir yaşam şekli haline getirmiş ve de başarmış elit sporcuların spor anlayışı "ne istediğini bil, başarmak için çaba harca" özdeyişini merdivenin ilk basamağı olarak görmekle başlar.
Futbol, ayaklarla topa vurmak suretiyle yapılan bir spordur. Bu sporda karşı tarafta bulunan kaleye top gönderilerek gol atılır. 2 takım içerisinde en fazla gol atan maçı kazanır. Futbol dışarıdan bakıldığında bu kadar basit görünebilir. Peki fizyolojik olarak incelendiğinde bu böyle midir?
Altyapı denildiğinde Barcelona'nın La Masia'sı hakkında övgü cümleleri kurmak adettendir. Peki Barcelona altyapısı gerçekten harika mı?
Cristiano Ronaldo