Esas kaynağı avcılık olan bu spor dalı, XIX. Yüzyılda Kuzey Avrupa ülkelerinde başlamıştır. Ancak bu spor avcılıkla karıştırılmamalıdır.
Çünkü bu iki spor arasında amaç farkı bulunmaktadır. Avcılıkta amaç, hedef olarak görülen canlının mümkün olan en kolay yoldan ele geçirilmesidir. Atıcılıktaki amaç ise, hedefi mümkün olan en merkezi noktasından vurmaktır.
Atıcılık, ateşli silahlarla yapılan ve mermiyi bir hedefe en iyi vuruşla ulaştırmayı amaç edinen bir spor dalıdır. Bu spor, tabanca, tüfek gibi çeşitli silahlarla yapılır. Hedefler sabit veya hareketli olabilir.
Atıcılık sporunda giysiler genel olarak atıcının fiziki özelliklerini fazla değiştirmeyen yumuşak, esnek ve katlanabilir malzemeden yapılır. Giysi ve ayakkabılar milimetrenin onda birini ölçecek nitelikte aletlerle ölçülür. 5 kilo uygulanarak yapılan ölçmede kullanılan aletin, biri 30 mm çapında olmak üzere iki düz yüzeyi bulunur.
Ceket, beden ve kollar astarla birlikte tek katı 2.5 mm, çifti 5 mm kalınlıkta olmak üzere ve kolları ceketin en alt noktasından daha uzun olmayacak şekilde tasarlanmıştır. Bu kolda tüfeğin kaymasını önlemek için, kol ya da omuz dikişinin dışına bir kanca, ilmek, düğme vb. gibi düzenler bağlanır.
Pantolonlar, tek katı 2.5 mm, çifti 5 mm olmak üzere normal bel hizasında ve normal kemerlerle kullanılanılır. Bunun dışında bacak ve kalça çevresini sıkmak için harici fermuar veya toka kullanılması yasaktır.
Atıcılıkta ayakkabı olarak normal, hafif spor ayakkabılar ve botlar kullanılır. Botların üst kısmı astarlarıyla beraber 4 mm olmak üzere yumuşak, esnek ve eğrilebilir malzemeden yapılırlar.
Atıcıların eldivenleri, yumuşak, esnek ve katlanabilir malzemeden yapılırlar. Alt ve üst malzemelerin toplam kalınlığı 12 mm, eldivenin bileğin oynak yerinden itibaren uzunluğu 50 mm'dir.
Havalı silah gibi havalı tüfekler de bir hedefi vurmak için sıkıştırılmış hava ya da karbondioksit (CO2) kullanırlar. Havalı Tüfek ile Havalı Tabanca arasındaki farklılık ise tüfeklerin uzun namlulu olup, omuzla desteklenebilmesi ve tabancalardan daha kolay bir şekilde doğruca hedef alınabilmesidir.
Çabuk atış tabancaları yarı otomatik ve tek atış yapabilir şekilde tasarlanmıştır. 2008 yılından bu yana Olimiyat Oyunlarında çabuk atış tabancaları kullanılmaktadır.
Olimpiyat oyunlarında kullanılan tabancalar, seri atış yapan silahlardan farklı olarak tek atış yapar ve yavaş atış tekniklerinde kullanılırlar.
Bu atış türü Olimpiyatlarda kullanılmaktadır. Kullanılan bu üç pozisyon; ayakta, diz çökmüş ve uzanarak yapılan atış pozisyonlarıdır.
Diğer atış türlerinden tek farkı, bu atışın ilk andan son ana kadar tamamı yüzükoyun yatar pozisyonda gerçekleşmektedir.
Temel olarak 3 tip atış pozisyonu vardır:
Bu pozisyonda atıcı, atış noktasının tabanına yatarken dirseklerini dayanaklar üzerine koyar. Vücut hedefe doğru yönelmiştir. Tüfek, başlangıçta yalnız iki el ve bir omuz kullanılarak, daha sonra da nişan pozisyonunda atıcının yanağını tüfek kundağına yerleştirmesi suretiyle ve tüfek kayışıyla tutulur. Bunların dışında tüfeğin herhangi bir noktaya değmesi yasaktır.
Bu atış pozisyonunda atıcı herhangi bir desteğe dayanmadan ayakta durur ve tüfeği yanak ve göğsün bir bölümü omuza yakın olmak üzere, iki el ve bir omuzunu kullanarak tutar. Atışlarda sol üst kol ve dirsek, göğüs ya da kalçaya dayandırılabilir.
Atıcı sağ ayak parmakları, sağ diz ve sol ayağıyla çöker ve tüfeği iki eliyle bir omuzunu kullanarak tutar. Ancak dikkat edilecek nokta, bacağın belirtilen bölgeler dışında kalan yerlerinin ve kalçanın yere değmemesi gerektiğidir.
Atıcılık sporu, hedefe atış ve skeet olmak üzere iki tür yarışmayı içerir. Hedefe atışta, ya da serbestte, silahın (tabanca ya da tüfek) ağırlığı 8 kg'ı, kalibresi 8 mm'yi geçemez. Atışlar, iç içe on daireli, ortasında siyah bir hedef bulunan yuvarlak nişan tahtasına yapılır.
Skeet, bir makineyle havaya fırlatılan plaklara yapılan atıştır. Bu yarışmaya her çeşit silahla katılmak mümkündür, ancak silahların çapları 12 kalibreyi geçmemelidir. Atış sınırları içinde her plağa yalnız bir atış yapılabilir.
Atışlar; 10 m, 25 m, 50 m, 300 m atışları olmak üzere dört bölüme ayrılır.
Küçük kalibre, büyük kalibre ve havalı tüfek yarışmaları şeklinde düzenlenmektedir.
Atıcılık, tarihin en eski aktivitelerindendir. Atıcılık yarışmaları, eski zamanlarda genelde Noellerde yapılırdı. Bu yarışmalar bir festival havası içerisinde geçer ve kazanan sporcuya genellikle ödül olarak para veya altın verilirdi.
Bir spor dalı olarak 10. yüzyılda İsviçre'de ortaya çıkmıştır. 13. ve 14. yüzyıllarda Almanlar sadece erkeklerin katıldığı atıcılık kulüpleri kurmuşlar ve bu kulüplerde kaval tüfeği ile atıcılık benzeri faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kaval tüfeği, modern tüfeğin öncüsü olmuştur. Atıcılığın tam olarak spor haline gelmesi ise, silah sektöründe gelişmelerin meydana geldiği 16. yüzyılda mümkün olabilmiştir.
En sevilen Olimpiyat spor dallarından biri olan Atıcılık Sporu 1896 yılında gerçekleşen ilk modern Olimpiyatlardan beri tarihdeki yerini almıştır. Kadın sporcular ise atıcılık dalındaki ilk madalyalarını modern olimpiyatlardan sonra 1976'da almışlardır.
Günümüz modern Olimpiyat oyunlarında Tek ve Sabit atışlarda Elektronik Hedef Sistemleri kullanılmaktadır. Hareketli hedef türleri olan Trap ve Skeet atışlarından, 10 ve 50 metreye kadar değişebilen mesafelerde sabit atış türlerine kadar bir çok değişebilir hedef vardır. Tüm bu atıcılık disiplinlerinde atıcılar farklı pozisyonlarda duruşlar sergileyerek atışlarını tamamlarlar.
Erkek ve kadın sporcular değişik atıcılık silahları olan av tüfekleri, tabanca ve havalı silahları değişik atıcılık disiplinlerinde kullanmaktadırlar. Yaz Olimpiyatlarında 9 erkek ve 6 kadın olmak üzere, 15 adet olimpik Atıcılık etkinliği olmuştur.
Bu sporun dünya üzerindeki yetkili kurumu Uluslararası Atıcılık Federasyonu ISSF'dir. ISSF, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları dışında, bir de Engelli Sporcu Müsabakalarını organize etmektedir.
Ülkemizde ise atıcılık sporu, Türkiye Atıcılık ve Avcılık Federasyonuna bağlıdır. Bu Federasyon, Türkiye Şampiyonalarını düzenlemektedir.
Türkiye'de atıcılık, 1910 yılından başlayarak ilgi görmeye başlamıştır. Spor kulüplerinin kurulmaya başlaması ve ordunun ilgi göstermesi ile ilk atıcılarımız futbolcular arasından çıkmıştır. Galatasaray ve Fenerbahçe'den, dönemin önemli atıcıları çıkmıştır. Merminin pahalı oluşu atıcılığın gelişmesini önleyen en önemli engeldi. Bu yüzden Cumhuriyet öncesi atıcılıkta önemli hareketlenme görülmedi. 1923'den sonra Ankara'da, Atıcılık Kulübünün kurulması ile atıcılık canlanmaya ve yaygınlaşmaya başladı. Pek çok ünlü atıcımız bu dönemde yetişti.
Atıcılık Federasyonu; 1937 yılında Atıcılık ve Avcılık adıyla kuruldu. Atıcılarımızın ilk kez Dünya Şampiyonasına katılmaları 1947 yılında oldu. Atıcılık sporunda o tarihten bu yana kendilerini gösteren bir çok sporcu yetişti. Kadınlarda Balkan şampiyonluklarını kazandılar. Uluslar arası yarışmalarda en iyi ilk dereceyi altın madalya ile Hakan Alemdar aldı ve 1976 yılında Balkan Trap Şampiyonu oldu.
Türkiye'de genelde erkek sporu olarak bakılan atıcılık sporuna kadınların ilgisini çekmek için Türkiye Atıcılık Federasyonu'nun yaptığı çalışmalar başarılı olmuştur. Son yıllarda bu sporu yapan kadın sporcu sayısı yüzde 25 artmıştır. Başarıyı da beraberinde getiren bu çalışmaların en büyük göstergesi Londra Olimpiatlarına 2 kadın sporcuyla katılmamız olmuştur.
Ülkemizde genellikle trap, skeet, 22 çap tüfek, 22 çap tabanca, hava tüfeği, serbest tüfek, 38 kalibre tabanca yarışmaları yapılmaktadır. Takım ve bireysel olarak yapılan bu yarışmalar, hafif ve ağır silahlar olarak iki bölümde yapılır.
Hafif silahlar 4,5 kg'dan hafif serbest silahlardır. Tabanca ile sürat atışında belli bir sürede 5 hedefe 60 atış yapılır. Tabanca ile 50 metreden atış; 22 kalibre tüfekle ayakta, diz üstü, yatarak atış; tabanca ile siluete atış; 25 metreden 30 kurşunla hedef ve siluet kombine atışı; 3 pozisyon genel klasman gibi yarışma türleri uluslararası alanda yapılmaktadır. Yivli silahlarla 300 metreden hedefe atış da yarışma türleri arasındadır.
Bu branşın sporcularında
özelliklerinin iyi, sırt, bacak ve karın kaslarının dayanıklı olması gerekir.
TFF, Türk futboluna bir vizyon ve bir sistem kazandırmak üzere Gençlik Geliştirme Programını uygulamaya koymuştur.
Ring sporlarında, bildiğiniz üzere mücadele önce ayakta başlar. Genel anlamda, aslında tüm mücadele sporlarında bu durum aynıdır.
Sunucu pozisyonda heyecanla haykırır; "Nefis bir şut, kaleci son anda kurtardı. Son anda" Peki gerçekten öyle mi?
Brian Clough