Futbolda altyapıların ne kadar önemli olduğunu Avrupa'daki futbol kulüplerini inceleyerek anlayabiliriz. Son yıllara baktığımızda çok büyük bir sabırla uygulanan altyapı politikası, özellikle Almanlar'ın futbolda büyük bir devrim yaptığı gerçeğine bizi götürmektedir.
Örneğin Borussia Dortmund ve Bayern Münih'in Şampiyonlar Liginde gösterdikleri başarılar bu konuda büyük örnek teşkil etmektedir. Nitekim Şampiyonlar Liginde hiç iddalı görülmeyen Borussia Dortmund'un bu ligde finale kadar yürümesinin altında yatan gerçek altyapısına verdiği önemde yatmaktadır.
Almanya Futbol Federasyonu yöneticilerinden birisi olan Robin Dult son yıllarda oluşturdukları altyapı faaliyetlerinin takımların başarılarındaki etkisini şöyle açıklar; "bence buradaki en büyük neden 2000 yılında Bundesliga spor kuluplerinden altyapı eğitim tesisleri açmalarının istenmesidir. Bu çabaların meyvesi ise 2006 Dünya Kupasında görüldü. Kuluplerimizin profesyonel takımlarında oynayan, altyapıdan gelme oyuncuların sayısında önemli artışları sağlayabildik" demiştir.
Altyapı çalışmaları kapsamında Almanya 1. ve 2. liginde oynayan tüm kulüplere 2002 yılında kendi futbol akademilerini kurma şartı getirildi. Toplam olarak yaklaşık 700-750 milyon Euro harcamak suretiyle geliştirilen ve halen de büyük bir hızla gelişmeye devam eden bu uygulama Almanlar'ın hem kulüpler, hem de Milli Takımlar düzeyinde oluşan başarının en önemli etkeni oldu. Dikkat ettiğimizde göreceğiz ki, bugün Bundesliga'da oynayan takımların formalarını giyen futbolcuların hemen hemen yarısı altyapıdan gelen futbolculardan oluşmaktadır.
Almanlar'ın sağladığı bu başarı ise bize onların alt yapılarından çıkan önemli Türk kökenli futbolcuları takip ederek, futbolcuların Milli Takım tercihlerini bizden yana kullanmaları konusunda telkinden başka bir seçenek bırakmadı. Öyle ki, bu ayartma amaçlı telkin çalışmaları Almanya ve Türkiye Futbol Federasyonları arasında müthiş bir rekabetin de yaşanmasına sebep oldu. Bu rekabet halen devam etmektedir.
Altyapı çalışması dendiğinde aklımıza hemen dünyanın en popüler profesyonel kulüplerinden olan Barcelona gelmektedir. Ayrıca bu sıralamaya Ajax ve Arsenal'i de koyabiliriz. Bu kulüplerin dışında ise sessiz sedasız altyapı çalışmaları yapan başka kulüpler de vardır. Bu kulüpleri Avrupa'dakiler olarak kısaca özetleyerek inceleyebiliriz.
Barcelona Spor Kulübünün futbolcularının büyük bölümü bu kulübün altyapısı olan LA MASİA'dan gelmektedir. Bu kulübün dünya çapında ve Avrupa Liglerinde kazandıkları başarıların altındaki etken faktör La Masia'dır.
Bu konuda kulüp, halen büyük masraflar yapmaya devam etmektedirler. Her zaman altyapıları olan La Masia'dan önemli futbolcuları takımlarına kazandırmaya veya başka takımlara transfer etmeye ve de büyük paraları takımlarına kazandırmaya devam ediyorlar. Bu konuda örnek vermemiz gerekirse: La Masia'dan yetiştikten sonra Arsenal'e transfer olan Cecs Fabregas gerçeği önümüze çıkmaktadır. Bu futbolcu çocuk yaşta, yani 16 yaşındayken Arsenal'e transfer olmuş ve tam 8 yıl Arsenal forması giymiş 21 yaşına geldiğinde ise takımının kaptanı olmuştur. Daha sonra ise 40 milyon Euro bonservis bedeli karşılığı yetiştiği takıma geri dönmüştür. Barcelona gerçeğini kısaca yazdıktan sonra gelelim pek de popüler olmayan Avrupa Kulüplerine.
Bu kulübün altyapısının ismi Nantes Atlantique'dir. FC Nantes kulübü yöneticileri altyapılarına o kadar çok önem vermektedir ki, her yıl altyapıdan profesyonel takımlarına 5-10 futbolcu gelmektedir. Fransa Futbol Federasyonu bu kulübü en iyi alt yapıya sahip kulüp ilan etmiştir. Sene 2002 idi kulüp bu başarıyı tam 7 yıl üst üste korudu. 14 hektarlık bir alanda kurulu olan bu tesislerde 100'e yakın genç futbolcu yetenek ve performans eğitimi alıyor.
Akademisyenlerin yanı sıra bu tesislerde ayrıca Nantes takımında uzun yıllar forma giymiş tecrübeli futbolcular da görev yapıyorlar. Buradaki anlayışın takım ruhu anlayışını gençlere kazandırmak olduğunu söylüyorlar. Bu akademisyen ve tecrübeli futbolculardan oluşan ekip çalışmasına devam ederlerken ayrıca görevlendirilen 20'ye yakın yetenek avcısı ise Fransa ve Afrika'nın çeşitli ülkelerinde yetenekli yeni isimlerin peşinde koşuyorlar. Öyle ki, bu çalışmalar sonucunda Nantes futbol takımının oyuncularının yarısı Nantes Atlantique'ten gelmeye devam ediyor. Ayrıca şimdiye kadar bu akademiden yetişen 50'ye yakın futbolcu Fransa Milli takımının formasını giymiştir. Kulübün çalışmaları altyapı konusunda bıkmadan usanmadan her yeni gün gelişerek devam etmektedir.
Almanya'da tabiki paranın verdiği transfer yapabilme gücüyle, başarı kovalayan kulüplerin de var olduğu bir gerçektir. Örneğin; Bayern Münih bunların başında gelmektedir. Borussia Dortmund'da ise durum tamamen farklıdır. Kulüp, altyapısından yetiştirdiği oyuncularla başarıyı kovalamakta, mücadelesini böyle yapmaktadır. Şampiyonlar Ligi'nde, Bayern Münih ile final oynayabilen Dortmund, yarı finalde futbolun devlerinden biri olan Real Madrid'i elemeyi başarmıştır. Özellikle takımın başına Jürgen Klopp'un gelmesiyle birlikte, kulüp tamamen genç yetenek arayışına başlamıştır.
2008 yılında iflasın eşiğine gelmiş bir kulübü genç yeteneklerin takıma kazandırılması amaçlı altyapı çalışmalarına yönelen Jürgen Klopp, 3 sene gibi kısa bir süre sonunda 2010-11 Bundesliga şampiyonluğunu kulübüne kazandırmıştır. 24,3 yaş ortalaması ile Bundesliga tarihine, şampiyon olan en genç takım olarak girmeyi de başarmıştır.
Ertesi sene ise yine Jürgen Klopp'un genç öğrencileri yine 2011-12 yılı Bundesliga Şampiyonu olarak başarılarının tesadüf olmadığını ispatlamışlardır.
Nuri Şahin, Mario Götze, Marco Reus, David Odonkor, Lars Ricken, Michael Zorc, Miroslav Votava, Marcel Schmelzer, Borussia Dortmund altyapısından yetişen futbolculardır. Borussıa Dortmund, sadece yetenekli futbolcuları bulup yetiştirmekle kalmıyor ayrıca başka yerlerden araştırarak buldukları genç yetenekleri, daha yıldızları parlamadan kadrosuna alıp oynatarak futbolda devrim yapmaya devam ediyor. Bunun en son çarpıcı örnekleri ise; İlkay Gündoğan, Robert Lewandowski, Shinji Kagava, Neven Subotic, Matts Hummels ve Sven Bender'dir.
İspanya'da Barcelano'dan sonra altyapıda başarılı en iyi kulüp Bilbao'dur. La Liga kulüplerinden biri olan bu kulüp, prensip olarak yabancı futbolcu oynatmamaktadır. İşte bu tutum onları tamamen altyapıya yöneltmiştir. Altyapı kulüp yaşamı ve başarısı açısından gerçekten de onlar için vazgeçilmez bir kaynak halindedir. Athletic Bilbao takımı dünyada altyapı oluşturan ilk takımlardan biridir. İspanya Liginde ve Kupalarında kazandığı başarının altındaki etken faktör, çocuk yaşta kulüp altyapısına alınan futbolcuların uzun seneler beraber oynamalarıdır. Öyle ki, bu futbolcular A takıma yükselene kadar beraber top oynama fırsatı bulmaktadırlar.
Yetiştirdikleri son dönem futbolculardan bazıları şunlardır: Javi Martinez, Fernando Llorente ve Asier Del Horno'dur.
Altyapılarına önem vererek yatırım yapan kulüpleri çoğaltabiliriz. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta; bizim altyapı gerçeğine bakış açımızla Avrupa'lıların bakış açıları arasında büyük farklar olduğunu değerlendirmek isterler. Değerlendirme sizlerin olacaktır. Tabiki bu değerlendirmeyi yaparken bizdeki büyük kulüpler bünyesinde faaliyet gösteren Futbol Akademileri ve Futbol Okulu adında yapılan çalışmaların ne boyutta olduğunu da düşünmenizi ancak tavsiye edebiliyorum.
Yavaş yavaş da olsa, ivmelenen bir durumun yoksa hiç kusura bakma; hızına çok güvenen, ama kaplumbağaya yenilen tavşana benzersin.
İyi bir şutörün takımın en iyilerinden olması gerekir. Takımda en az hata yapma lüksü olan oyuncu takımın şutörüdür.
Sunucu pozisyonda heyecanla haykırır; "Nefis bir şut, kaleci son anda kurtardı. Son anda" Peki gerçekten öyle mi?
Pep Guardiola